Pozantı Gerçeği : Çözülmeyen Toplumsal Bir Yara

Date:

Adana’ya bağlı Pozantı cezaevinde hükümlü bulunan Kürt çocuklarının maruz kaldıkları işkence ve insanlık dramı yaklaşık bir ay önce Dicle Haber ajansının olayı yayınlamasıyla ortaya çıktı. Cezaevinden çıkan bazı çocuklar Pozantı’da yaşadıkları işkenceyi İnsan Hakları Derneği’ne bir yıl önce anlatmışlardı. Adalet Bakanı yeni yaptığı açıklamada Pozantı Cezaevi’ndeki çocukların Ankara’ya, Sincan Çocuk ve Gençlik Ceza İnfaz Kurumu’na nakledileceklerini açıkladı. Pozantı cezaevindeki çocuklar Türkiye’de 1991 yılında çıkan terörle mücadele kanunu (TMK) nedeniyle cezaevinde bulunuyorlar. 1991’de çıkan ve 2006’da yenilenen Terörle Mücadele kanunu yüzünden, Türkiye’nin dört bir yanında, hemen her an, yaşları 12–18 arası değişen çocuklar terör suçlaması nedeniyle tutuklanıyor, sorgulanıyor, yargılanıyor ve mahkum ediliyorlar.[1] 1991 tarihli TMK’ye bağlanan ve 2006’daki kanundaki değişiklikle inanılmaz boyutlara ulaşan bu sorun nedeniyle, Türkiye tam iki yıldır çocuklarını hapislerde süründürüyor ve onlara terörist muamelesi yapıyor.[2] Çocukları yetişkinler gibi yargılıyorlar.

Pozantı cezaevinde yaşananlar aslında gecmişi uzun olan toplumsal bir sorunun yansımasıdır. Yaşananlar, Türkiye’nin en temel sorunlarından birisi olan etnik ayrımcılığın, ötekileştirmenin  dışa vurumudur. Olayın tarihi aslında 80’ler öncesine dayanıyor fakat 80’lerde etnik ayrımcılığın boyutları daha da şiddetli bir şekilde görülüyor. O yıllarda Kürt kadınlarının, çocuklarının şiddete maruz kaldığı, tecavüze uğradığı, işkencelerde sakat bırakıldığı, Rojin Candan Akın ve Funda Danışman’ın ‘Bildigin Gibi Değil’ adlı kitabı için 1990’lı yıllarda Güneydogu’da yaşayan çocuklarla yaptıkları röportajlarda da belirtilmiştir.[3] Aynı devlet politikası 80’lerde Diyarbakır cezaevinde de uygulanıyordu, şimdi de Pozantı’da uygulanıyor. Türkiye’de yaşanan insanlık dramının geçmişi çok da eski değil. Pozantı cezaevinde yaşananlar seneler önce, çoğu kez, farklı yerlerde yaşandı. 1980’den bu yana polis ve asker şiddetiyle, Doğu ve Güneydoğu’da yüzlerce Kürt çocuk hayatını kaybetti, yüzlerce köy yıkıldı, yakıldı; yüzlerce insan göç etmek zorunda kaldı. Bu insanlık dramı aslında onlarca yıl önce başladı. ‘Kürt sorunu’, ‘Terörle mücadele’ adı altında insan hakları ihlal edildi ve edilmeye devam ediyor. Türkiye’de Kürt olarak yaşamak her geçen gün daha da zorlaşıyor.

Pozantı Cezaevi’ndeki çocuklar da benzer insan hakları ihlallerini yaşadılar. Dicle Haber Ajansı muhabiri Zeynep Kuriş’in özel haberine göre Pozantı Cezaevi’nden çıkan çocuklar yaşadıkları cinsel şiddet, istismar ve işkence sonucunda büyük travmalar geçirerek normal yaşamlarına dönemiyorlar.[4] Kuriş’in görüştüğü çocuklar, arkadaşlarının adli tutuklular tarafından defalarca tecavüze uğradıklarını, dayak yediklerini ve hatta terrörist oldukları söylenip bayrağı öpmelerinin istendiğini, öpmediklerinde ise dövüldüklerini, cinsel istismara maruz bırakıldıklarını ve cezaevi idaresinin de konuyu örtbas etmeye çalıştığını iddia ediyorlar.[5] Bu tanıklıklıkları destekleyen başka bulgular da var. Örneğin geçtiğimiz Haziran ayında Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) düzenlediği ‘Toplumsal Travma’ eğitimi sonrasında Akdeniz Belediyesi İştar Kadın Danışmanlık Merkezi Pozantı Cezaevi’nden çıkan çocuklar ile toplumsal travmayla baş etme etkinlikleri yaptı. Bu etkinlikler sırasındaki gözlemlerine yer verdikleri raporda Danışmanlık Merkezi, polislerin ve karakolların çocuklar için korku ve nefret nesnesi haline geldiği, çocukların içe dönük ve çekingen olduğu, susturulmak ve eleştirilmekten korktukları, bildikleri her iki dilde de (Türkçe ve Kürtçe) ifade zorluğu çektikleri izlenimlerine yer verdiler.[6]

Pozantı Cezaevi’ndeki tutuklu çocukların yaşadıkları, Türkiye’de çocuk mahkumların durumunun, bir insanın bir insana yapabileceklerinin sınırının, gücün yanlış kullanımının, şiddetin boyutlarının, Kürt ve çocuk olmanın sonuçlarının göstergesidir. Türkiye’de ciddi toplumsal değişimler olmadığı sürece, ‘ötekileştirme’ politikaları sayesinde daha birçok çocuk işkence görecek, birçok insan yaralanacak, hayatını kaybedecek. Bu olanlar karşısında suskunluğumuz devam ettikçe insan hakları birçok kez farklı yerlerde daha da şiddetli bir şekilde ihlal edilecek.

Doğuş Şimşek

Bu makaleyi şu şekilde referans vererek kullanabilirsiniz:

Şimşek, Doğuş (Nisan, 2012), “Pozantı Gerçeği : Çözülmeyen Toplumsal Bir Yara”, Cilt. I, Sayı 2,  s.6-8,  Türkiye Politika ve Araştırma Merkezi (AnalizTürkiye), Londra: AnalizTürkiye  (http://researchturkey.org/p=479&lang=tr)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img

Share post:

Subscribe

Popular

More like this
Related

Türkiye’de Yükselen Finans Kapitalizminin Yorumu

Türkiye, gelişen piyasası ile en iyi pazarlardan birisi olarak...

Türkiye-AB Arasında Dış Ticaretin Teknolojik Yapısı

Türkiye-AB Arasında Dış Ticaretin Teknolojik Yapısı Giriş Türkiye 1980’li yılların...

Uygarlıkların Sınırları: 21. Yüzyılda Türkiye ve Hindistan

Dünyanın iki çok kültürlü ulusu, Türkiye ve Hindistan, ilk...

Meksika ve Türkiye: Güçlü Kuzey Komşularıyla Jeopolitik Durumlarındaki Beklenmedik Benzerlikler

Meksika ve Türkiye: Güçlü Kuzey Komşularıyla Jeopolitik Durumlarındaki Beklenmedik...