Türkiye-AB Arasında Dış Ticaretin Teknolojik Yapısı

Date:

Türkiye-AB Arasında Dış Ticaretin Teknolojik Yapısı

Giriş

Türkiye 1980’li yılların başında “ihracata dayalı büyüme” modeli çerçevesinde dünya ekonomisine teknoloji içeriği düşük sektörlerde eklemlenirken, sonraki yıllarda uygulanan politikalar üretimin ve ihracatın teknoloji düzeyini dönüştürmede sınırlı kalmış, bunun sonucunda Türkiye’nin AB’ne yönelik ihracatının teknolojik düzeyi esas olarak düşük ve orta teknolojilere dayalı gelişmiştir. Türkiye ile AB arasında yapılan dış ticaretin teknolojik yapısını incelemeyi amaçlayan bu yazı kısa üç bölüm altında kurgulanmıştır. Türkiye’nin dış ticaretinde AB’nin yeri birinci bölümde incelenirken, ikinci bölümün konusunu Türkiye-AB arasındaki dış ticaretin teknolojik yapısı oluşturmaktadır. Üçüncü ve son bölümünde ise çalışmanın bulgularına yer verilmektedir.

1. Türkiye’nin Dış Ticaretinde AB’nin Yeri

Türkiye’nin dış ticaretinde AB’nin yerini gösteren Tablo 1 incelendiğinde, gerek ihracat ve gerekse de ithalat parametrelerine göre Türkiye’nin dış ticaretinde AB’nin göreli öneminin Gümrük Birliği’nin yürürlüğe girdiği 1996 yılından itibaren önemli ölçüde aşınmaya başladığı izlenmektedir. 1996 yılında AB-27 ülkelerinin Türkiye ithalatı içerisinde %55.7 olan ithalat payının zamanla önemli ölçüde aşınarak 2012 yılında %37 oranına gerilediği, aynı dönemde Türkiye’nin AB-27 ülkelerine yaptığı ihracat payının ise %54.1 oranından %38.8 oranına düştüğü görülmektedir. Türkiye’nin AB ülkelerine yaptığı ihracatın ithalattan daha tempolu artması sonucunda AB ile yapılan ticarette ihracatın ithalatı karşılama oranı 1996-2012 döneminde %51.7’den %67.7 oranına yükselmiştir. Başka bir ifadeyle, 1997-2012 arasında AB-27 ülkelerine yapılan ihracat yıllık ortalama %11.2 oranında artarken, ithalat yıllık ortalama %10.3 oranında artmış, bunun sonucunda ihracatın ithalatı karşılama oranı önemli ölçüde yükselmiştir. Mutlak değerler olarak incelendiğinde, Türkiye’nin AB-27 ülkelerine yaptığı ihracat Gümrük Birliği’nin yürürlüğe girdiği 1996 yılında 12,563 milyon dolar iken, 2012 yılına gelindiğinde %372 oranında artarak 12,563 milyon dolardan 59,241 milyon dolara yükselmiştir. İthalat ise aynı dönemde %260 oranında artarak 24,321 milyon dolardan 87,446 milyon dolara çıkmıştır.

Türkiye ile AB-27 ülkeleri arasında yapılan dış ticaretin gelişimi genel olarak değerlendirildiğinde, Türkiye’nin son yıllarda toplam ithalatında meydana gelen artışların Avrupa Birliği’nden yapılan ithalattan kaynaklanmadığı, AB dışı ülkelerden, özellikle de Asya ülkelerinden kaynaklandığı görülmektedir (Eşiyok, 2012: 79). Başka bir ifadeyle, Gümrük Birliği Türkiye’nin gümrükler üzerindeki hükümranlık haklarının kullanımını engellemekte, bu da Asya ülkelerinin Türkiye’nin iç pazarını ucuz maliyetli ürünlerle istila etmesine ve artan dış ticaret açıklarına neden olmaktadır.

Tablo 1: Türkiye Dış Ticaretinde AB’nin Yeri Kaynak: TÜİK veri tabanından hareketle oluşturuldu
Tablo 1: Türkiye Dış Ticaretinde AB’nin Yeri
Kaynak: TÜİK veri tabanından hareketle oluşturuldu

2. Dış Ticaretin Teknolojik Yapısı

Bilindiği üzere AB’nin merkezinde yer alan ülkeler üretim yapıları itibariyle dünyanın en gelişmiş teknolojilerine sahip ülkelerden oluşmakta, AB’nin çekirdeğini oluşturan ülkeler gerçekleştirdikleri sanayi devrimleri sonucunda teknolojide önemli atılımlar yaparak ABD ve Japonya ile birlikte en büyük teknolojik gücü oluşturdukları görülmektedir. Bu bağlamda Türkiye’nin AB ülkelerine yaptığı ihracatın teknolojik düzeyinin ortaya konması Türkiye ile AB arasındaki uluslararası ticaretin niteliğini göstermesi açısından son derece önemlidir. Dış ticaret kuramı orta ve uzun dönemde dış ticaret hadlerinin birinci malların aleyhine dayalı gelişeceğini  (Prebish, 1950; Singer, 1950) ve bu üretim ve ihracat yapısına sahip ülkelerin zamanla fakirleşerek büyüyeceğini (Bhagwati, 1958:201-205) ileri sürmektedir.

2.1. İhracatın Teknolojik Yapısı

Türkiye’nin AB’ne yaptığı ihracatın teknolojik düzeyini gösteren Tablo 2 incelendiğinde, Türkiye’nin AB ülkelerine yaptığı ihracatın esas olarak düşük profilli “düşük-orta teknolojilere” dayalı geliştiği, “yüksek teknoloji” ihracat payının sınırlı kaldığı izlenmektedir. Buna göre 2012 yılında iki ucu temsil eden “düşük” ve “yüksek”  teknoloji içerikli sektörlerin ihracat payı şu şekilde gerçekleşmiştir. Düşük teknoloji  (%36.0), yüksek teknoloji (%4.8).

Tablo 2 : Teknolojik Düzeyine Göre Sektörel İhracat Payları (%) Kaynak: OECD Sınıflandırmasından ve TÜİK veri tabanından hareketle kendi hesaplamamız
Tablo 2 : Teknolojik Düzeyine Göre Sektörel İhracat Payları (%)
Kaynak: OECD Sınıflandırmasından ve TÜİK veri tabanından hareketle kendi hesaplamamız

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne yönelik ihracatında öne çıkan sektörlerin başında Türkiye’nin iki geleneksel sektörü (tekstil ve giyim eşyası) sektörleri yer almakta, bu iki sektörün 2008 yılında %25.9 olan toplam ihracat payının zaman içerisinde artarak %27.8 oranına yükseldiği görülmektedir. Düşük teknoloji içerikli geleneksel söz konusu iki sektör yanında öne çıkan diğer geleneksel bir sektör de gıda ürünleri ve içecek sektörüdür. Söz konusu sektörün 2008 yılında %3.9 olan ihracat payı zamanla artarak 2012 yılında %4.8 oranına yükselmiştir.

Türkiye’nin AB ülkelerine yönelik ihracatında öne çıkan diğer temel bir kategori de “düşük-orta teknoloji” sektörlerinden oluşan kategoridir. Türkiye’nin AB-27 ülkelerine yönelik yaptığı ihracatta düşük-orta teknolojilerin 2008 yılında %24.1 olan ihracat payının zaman içerisinde aşınarak 2012 yılında %22.5 oranına gerilediği görülmektedir. Düşük-orta teknoloji ihracatı içerisinde en temel sektörü ana metal sanayi oluşturmakta, söz konusu sektörün 2008 yılında %7.9 olan ihracat payının 2012 yılında %6.8 oranına gerilediği görülmektedir. “Düşük teknoloji” içerikli sektörlerin tersine, “düşük-orta teknoloji” kategorisinde ihracat yoğunlaşmasının olmadığı, ihracat paylarının sektörler arasında görece dengeli dağıldığı izlenmektedir.

Avrupa Birliği’ne yapılan ihracatta orta-yüksek teknoloji içerikli sektörlerin 2008 yılında %38 olan ihracat payının ise zamanla görece aşınarak 2012 yılında %36.6 oranında gerçekleştiği saptanmaktadır. Bu kategoride temel sektör motorlu kara taşıtı, römork ve yarı-römork sektörü olup, söz konusu sektörün 2008 yılında %24.2 olan ihracat payının zamanla aşınmasına karşın 2012 yılında %20.2 gibi hala yüksek bir düzeyde bulunduğu saptanmaktadır. Bu grupta yer alan diğer önemli bir sektör de başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat imalatı sektörüdür. Söz konusu sektörün 2008 yılında %7.8 olan ihracat payı 1.1 puan artarak 2012 yılında %8.9’a yükselmiştir. Başka bir ifadeyle, “Orta-yüksek teknoloji” kategorisinde, Türkiye’nin AB-27 ülkelerine yaptığı ihracatın temel olarak iki sektörde ve ağırlıklı olarak da motorlu kara taşıtı, römork ve yarı-römork üretimi sektöründe meydana geldiği tespit edilmiştir. Bu grupta yer alan sektörlerden %1’in üzerinde ihracat payına sahip diğer bir sektör de ana kimyasal maddeler sektörü olup, diğer hiçbir sektörün ihracat payı %1’in üzerinde bulunmamaktadır

Sonuç olarak, Türkiye’nin AB-27 ülkelerine yaptığı ihracatta en temel kategorileri düşük, orta-yüksek ve düşük-orta teknoloji içerikli sektörlerin oluşturduğu, teknoloji içeriği en yüksek sektörlerin başında gelen yüksek teknoloji içerikli sektörlerin ihracat payının 2012 yılı itibariyle %4.8 ile marjinal düzeyde kaldığı görülmektedir. Toplam ihracat içerisinde düşük teknoloji içerikli sektörlerin ihracat payının 2012 yılı itibariyle %36, yüksek teknoloji içerikli sektörlerin ihracat payının ise %4.8 olması, Türkiye’nin AB-27 ülkelerine yönelik ihracat yapısının temel olarak düşük ve orta profilli sektörlerden oluştuğunu, bu iki yapı arasındaki dış ticaretin niteliksel olarak önemli ölçüde farklılaştığını ortaya koymaktadır.

2.2. İthalatın Teknolojik Yapısı

Türkiye’nin teknolojik düzeyine göre AB-27 ülkelerinde yaptığı ithalatın sektörel ithalat paylarını gösteren Tablo 3 incelendiğinde, AB-27’den yapılan düşük teknoloji içerikli (harcı- alem sektörlerden oluşan) ithalat payının %10 civarında olduğu, en temel ithalatçı iki sektörün gıda ürünleri ve içecek sektörü ile birlikte kağıt ve kağıt ürünleri sektörlerinden oluştuğu görülmektedir. Türkiye’nin AB-27 ülkelerinden yaptığı ithalat içerisinde, geleneksel sektörlerden tekstil ürünleri sektörünün ithalat payının 2012 yılında %1.6 düzeyinde gerçekleştiği izlenmektedir.

Tablo 3: Teknolojik Düzeyine Göre Sektörel İthalat Payları (%) Kaynak: OECD Sınıflandırmasından ve TÜİK veri tabanından hareketle kendi hesaplamamız.
Tablo 3: Teknolojik Düzeyine Göre Sektörel İthalat Payları (%)
Kaynak: OECD Sınıflandırmasından ve TÜİK veri tabanından hareketle kendi hesaplamamız.

Düşük-orta teknoloji içerikli sektörlerin ithalat payları incelendiğinde, 2012 yılı itibariyle söz konusu sektör grubunun ithalat payının ¼ civarında gerçekleştiği, bu grupta yapılan ithalata en büyük katkının ana metal sanayi ile birlikte kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri sektörleri tarafından yapıldığı görülmektedir. Bu iki sektörün 2012 yılı itibariyle toplam ithalat payı %18.4 gibi görece yüksek bir oranda gerçekleşmiştir.

Türkiye’nin AB-27 ülkelerinden yaptığı ithalatın %50’den fazlasını orta-yüksek teknoloji içerikli sektörlerden oluştuğu görülmektedir. Bu grup içerisinde iki temel ithalatçı sektörün motorlu kara taşıtı, römork ve yarı-römork üretimi ile başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat sektörleri olduğu görülmektedir. Türkiye’nin AB-27 ülkelerine yaptığı ihracat payı sırlamasında en temel sektörlerin başında motorlu kara taşıtları ve yarı-römork üretimi sektörünün (2012 yılı itibariyle söz konusu sektörün ihracat payı %20.2 oranında gerçekleşmiştir) geldiği (söz konusu sektörün aynı zamanda önemli ölçüde ithalatçı olduğu göz önüne alınırsa),sektörün dış ticaret dengesine katkısının sınırlı kaldığını özellikle belirtmek gerekir.

Türkiye’nin AB-27 ülkelerinden yaptığı ithalatta,  ithalat payı en düşük kategoriler arasında düşük teknoloji içerikli sektörler ile yüksek teknoloji içerikli sektörler gelmektedir. 2012 yılı itibariyle Türkiye’nin AB-27 ülkelerinden yaptığı yüksek teknoloji içerikli sektörlerin ithalat payı %10.6 olup, bu ithalat payına en büyük katkının eczacılıkta ve tıpta kullanılan kimyasal ve bitkisel kaynaklı ürünler sektörü tarafından yapıldığı, söz konusu sektörü  %2.6  ithalat payı ile tıbbi aletler, hassas ve optik aletler sektörünün izlediği görülmektedir.

2.3. Dış Ticaret Dengesinin Teknolojik Yapısı

Teknoloji düzeyine göre Türkiye ile AB-27 arasında dış ticaret dengesini (net ihracatçı ve net ithalatçı sektörleri) gösteren Tablo 0 incelendiğinde, Türkiye’nin AB karşısında sadece düşük teknoloji içerikli sektörlerde net ihracatçı olduğu, diğer üç kategoride ise net ithalatçı olduğu izlenmektedir. Türkiye’nin AB karşısında net ithalatçı olduğu sektör kategorilerinin başında orta-yüksek teknoloji kategorisi gelmekte, söz konusu sektör grubunun 2008 yılında 15,2 milyar dolar olan net ithalat değerinin zamanla artarak 2012 yılında 22,8 milyar dolara yükseldiği saptanmaktadır. Türkiye 2008 yılında düşük teknoloji içerikli sektörlerde 13,2 milyar net ihracatçı iken, 2012 yılına gelindiğinde net ihracat değeri 12,1 milyar dolara düşmüştür.

Tablo 4: Teknolojik Düzeyine Göre Türkiye AB Arasında Dış Ticaret Dengesi (Milyar $) Kaynak: Kendi hesaplamamız.
Tablo 4: Teknolojik Düzeyine Göre Türkiye AB Arasında Dış Ticaret Dengesi (Milyar $)
Kaynak: Kendi hesaplamamız.

Sonuç olarak, Türkiye ile AB arasındaki dış ticaret ilişkisi tipik bir metropol-çevre ülkesi arasındaki dış ticaret ilişkisine benzemekte, Türkiye teknoloji içeriği yüksek sektörlerde (dışa bağımlı olduğu sektörlerde) net ithalatçı iken, yerli üretim katkısının yüksek olduğu (düşük teknoloji içerikli sektörlerde) ise net ihracatçı gözükmektedir.

3. Sonuç

Türkiye ile AB arasında dış ticaretin teknolojik profili incelendiğinde, Türkiye’nin AB ülkelerine yönelik ihracatında en temel kategoriyi “düşük” ve “orta-düşük” teknoloji içerikli sektörlerin oluşturduğu görülmektedir. 2012 yılı bulgularına göre düşük teknolojilerin ihracat payı %36.0 oranında gerçekleşirken, orta-düşük teknolojilerin ihracat payı %36.6 oranında tespit edilmiştir. Türkiye’nin yüksek teknoloji ihraç payının ise %4.8 oranı ile sınırlı kaldığı görülmektedir. Türkiye’nin AB ülkelerinden yaptığı ithalatın teknolojik profili incelendiğinde ise, temel olarak orta-yüksek teknolojilere dayalı geliştiği, 2012 yılı itibariyle söz konusu kategorinin ithalat payının %53.8 gibi yüksek bir seviyede gerçekleştiği görülmektedir. AB’ne yapılan ihracatın aksine, ithalatta düşük teknolojilerin payı son derece düşük bulunmakta, 2012 yılında %10.1 ithalat payı ile en düşük kategoriyi oluşturduğu görülmektedir. Hiç kuşkusuz bu sonuç yüksek teknolojilere dayalı üretim yapısına sahip gelişmiş AB ülkeleri ile ağırlıklı olarak düşük ve orta teknoloji içerikli sektörlerde uzmanlaşan Türkiye gibi gelişmekte olan bir ekonominin dış ticaret profilinin doğal bir sonucudur.

Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda AB ülkelerine yönelik ihracat artışı büyük ölçüde teknolojide sağlayacağı gelişmelerle ilgili olacaktır. Başka bir ifadeyle, Türkiye’nin AB karşısında dış ticaret açıkları verdiği teknoloji içeriği görece yüksek sektörlerde net ihracatçı olması ancak imalat sanayinin üretim yapısında gerçekleştireceği dönüşümlere bağlı gözükmektedir. Düşük katma değer üreten sektörlerden yüksek katma değer üreten sektörlere yönelik bir dönüşüm ise, ancak hazırlanacak bir sanayileşme stratejisine ve bu stratejinin merkezine teknoloji politikalarını koyan yeni bir yaklaşıma bağlı gözükmektedir.  

B. Ali Eşiyok, Kıdemli Uzman İktisatçı, Türkiye Kalkınma Bankası

Makaleyi şu şekilde referans vererek kullanabilirsiniz:
Eşiyok, B. Ali (Ağustos, 2013), “Türkiye-AB Arasında Dış Ticaretin Teknolojik Yapısı”, Cilt II, Sayı 6, s.54-60, Türkiye Politika ve Araştırma Merkezi (AnalizTürkiye), Londra: Analiz Türkiye (http://researchturkey.org/dev/?p=3980&lang=tr)

Kaynakça

Bhagwati, Jagdish; (1958), “Immiserizing Growth: A Geometrical Note”, Review of Economic Studies, June , s. 201-205.
Eşiyok,  B.Ali; (2012), “Türkiye Ekonomisinde Cari Açık Sorunu ve Nedenleri”, Finans Politik & Ekonomik Yorumlar, Sayı: 569, s.63-86.
OECD (2011), ISIC Rev.3 Technology Intensity Definition, OECD Directorate for Science, Technology and Industry, Economic Analysis and Statistic Division.
Perebisch, Raul; (1950), “The Economic Development of Latin American and Its Principal Problems” (Lake Success, NY: United Nations, Depertmant of Economic Affairs), Reprinted in Economic Bulletin for Latin America, 7(1962), p:1-22.
Singer, Hans W; (1950), “The Distribution of Gains between Investing and Borrowing Countries”, The American Economic Review, Volume 40, pp.473-485.
www.tuik.gov.tr

B. Ali Eşiyok
B. Ali Eşiyok
Senior Economist, Development Bank of Turkey

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img

Share post:

Subscribe

Popular

More like this
Related

Türkiye’de Yükselen Finans Kapitalizminin Yorumu

Türkiye, gelişen piyasası ile en iyi pazarlardan birisi olarak...

Uygarlıkların Sınırları: 21. Yüzyılda Türkiye ve Hindistan

Dünyanın iki çok kültürlü ulusu, Türkiye ve Hindistan, ilk...

Meksika ve Türkiye: Güçlü Kuzey Komşularıyla Jeopolitik Durumlarındaki Beklenmedik Benzerlikler

Meksika ve Türkiye: Güçlü Kuzey Komşularıyla Jeopolitik Durumlarındaki Beklenmedik...

İki Hedef Arasında: Türkiye’nin Demokratikleşmesi ve AB Üyeliği

İki Hedef Arasında: Türkiye’nin Demokratikleşmesi ve AB Üyeliği On yıl...