Meksika ve Türkiye: Güçlü Kuzey Komşularıyla Jeopolitik Durumlarındaki Beklenmedik Benzerlikler

Date:

Meksika ve Türkiye: Güçlü Kuzey Komşularıyla Jeopolitik Durumlarındaki Beklenmedik Benzerlikler

İlk bakışta, Türkiye ve Meksika arasında hiçbir ortak nokta olmadığı düşünülebilir. Dünyanın farklı bölgelerindeler, farklı diller konuşuyorlar ve farklı dinlere sahipler. Buna karşılık,  Türkiye ve Meksika arasında pek çok benzerlik var. Bu makale, bu iki ülke arasındaki en büyük benzerlikleri inceleyecek ve birbirlerine dünyanın yarısı uzaklığında olmalarına rağmen, Meksika ve Türkiye arasında pek çok ortak nokta olduğu gerçeğini resmetmeye çalışacaktır.

Ekonomi ve Nüfus

Her iki ülke de dünyanın en güçlü iki bölgesinin, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa, güneyinde uzanıyor. Her ikisinin de kuzey komşularıyla güçlü ekonomik bağları var ve bu bağlar sayesinde hızla büyüyen bölgesel güçler haline gelmektedirler. Meksika dünyanın 14. en büyük ekonomisi ve Türkiye Meksika’dan sadece 3 sıra geride ve 17. sırada yer alıyor (BM 2004). Her iki ülke de doğal nüfus artışına sahip, oysa Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri nüfusun kendini yenileme seviyesinin altında doğum oranlarıyla birlikte yaşlanan nüfusa sahip. Buna rağmen, Amerika bir göç ülkesi olması gerçeğinden ötürü büyümeyi sürdürüyor. Aşağıdaki tablo her iki ülke ve Kuzey Komşuları için benzer nüfus durumunu resmetmektedir.

Meksika büyüyen ekonomisi (2011’de 3.9%luk büyüme) ve büyük nüfusuyla, gelecekte bir büyük güç olmaya hazır. Türkiye de şiddetli bir ekonomik büyüme (2011’de 8.5%) tecrübe etmektedir (OECD 2013). Her iki ülkenin gayri safi yurtiçi hasılası neredeyse eşit: Türkiye için 15,000 USD ve Meksika için 15,300 USD. Bununla birlikte, en şaşırtıcı gerçek Türk nüfusunun sadece 16.9% u yoksulluk sınırının altında yaşarken, Meksika’nın nüfusunun 51.3% ünün yoksulluk çekmesidir (CIA World Fact Book 2010). Türkiye’nin doğu ve batı arasında bir köprü olma rolü önemlidir ve öyle kalacaktır. Amerika Birleşik Devletleri’yle olan sınır üzerinde olması ve Kuzey ve Güney Amerika arasında etkili bir köprü oluşturması nedeniyle Meksika da kuzey ve güney arasında sözde bir köprü ve Latin Amerika’nın kalanı için bir lider haline gelebilir.  Tarihsel olarak, Meksika da, Türkiye de, eski büyük imparatorlukların halef devletleridir, Osmanlı İmparatorluğu ve daha sonra Birleşik Meksika Devletleri’nin (1823-1864) ilk devleti olan kısa ömürlü 1821-23 Meksika İmparatorluğu (Green 1987). Son mertebesinde, Birleşik Meksika Devletleri çok büyük bir ülkeydi. Bugün Kosta Rica olan bölgenin sınırından başlayarak, bugün Amerika Birleşik Devletleri olan önemli bir kara parçasını içeren bir alana sahipti.

Sol taraftaki harita Meksika İmparatorluğu’nun 1821’de nasıl gözüktüğünü daha iyi resmetmektedir (University of Texas 2013).

Gelişmekte Olan Bölgesel Güçler: Eski İmparatorluklarının İstemsiz Arazi Islahı

Türkiye

Türkiye’nin yeni bir bölgesel güç olarak büyümesi, çoğunlukla Yeni Osmanlıcılık adı altında, Osmanlı İmparatorluğu’nun bir tekrarı olarak nitelendirilmeye başlandı. Yeni Osmanlıcılık, temel anlamda, bazen belirsiz sebepler için, önceden Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olan milletlerle yeniden bağlantı kurulmasıdır. Gürcistan’daki septikler (Gürcistan, doğrudan bir komşu olmaları ve bir zamanlar eski Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası oldukları için, ispat amacıyla kullanılmıştır) bunu Türkiye’nin Gürcistan politikasına karşı bir sav olarak kullanmaktadır. Gürcistan, Türkiye’nin dış politikasının, genel olarak, yeni Osmanlıcılığı anıştırdığı fikrindedir. Avrupa Birliği’yle yıllar süren müzakerelerden sonra, Türkiye bir üye olma düşüncesinden uzaklaşmaya başladı ve komşu ülkelerle kendi politikasını izliyor. AB’yle ya da AB olmaksızın, Türkiye kendi bölgesel gelişimlerini takip edecek. Yeni Osmanlıcılığın ilerleyişi, 2009’da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun atamasından sonra ön plana geldi. Balkanlarda, Kafkaslarda, Orta Asya’ da ve Orta Doğu’da Türk nüfuz alanları oluşturmaya başladı. Bu alanlar aslında Osmanlı İmparatorluğu’nun parçası olan bölgelerdir ve hala günümüz Türkiye’siyle belirli bağları bulunmaktadır. İrticai bir rol oynamak yerine, adı geçen bölgelerde krizleri önlemek ve onları geliştirmek ve ilerletmek için Türkiye vizyoner rolü üstlendi. Davutoğlu, Osmanlı İmparatorluğu’nun eski egemenlik alanlarıyla ilgili olarak şu şekilde bir açıklamada bulunur: “Türkiye’nin bir zamanlar Türkiye’yle bağları olan alanların ülke ve halklarına karşı istikrara destek çıkma sorumluluğu vardır… Türkiye’nin 70 milyonluk halkını temsilin ötesinde, Türklerin olduğu ya da geçmişte bizim ülkemize bağlı bulunan ülkelere tarihsel bir borcumuz var. Bu borcu en iyi şekilde geri ödemek zorundayız.” (Trifkovic 2012). Bu, Osmanlı İmparatorluğu’nun eski egemenlik alanlarına yönelik iyi bir politika gibi görünmektedir.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Komşularla Sıfır Sorun” politikası, komşularla ilişkileri normalleştirmede harika bir girişim oldu. Bununla birlikte, hala bir ülkeden, yani yakın zamanda “Başkan Mikheil Saakashvili’nin (eski) iktidar partisi Birleşik Ulusal Hareket Partisi, Gürcü kültürü ve işlerini ve hatta ülkenin kendi egemenliğini tehdit eden “Türk yayılmacılığı”na izin vermekte olduğu iddiaları”nın (Corso 2012) yer aldığı Gürcistan’dan, fazla ülkeyle bunu başarması gerekmektedir. Bu, sınırı geçmek için sadece kimlik kartlarına gerek olduğundan, iki ülke arasındaki hareket kolaylığı nedeniyle olmuştur. Dolayısıyla Gürcistan’da gittikçe daha fazla Türk yurttaşı belirmektedir.

Uluslararası sahadaki bu kazanımlar, AK Parti’ye seçmenler arasında popülerlik açısından olumlu sonuçlar verdi. Öte yandan, zayıf iç politikalar, ifade özgürlüğünün ve açık olarak Türk hükümetini eleştirme olanağının olmaması[1] ve İslam’a dayanılması, hem ülke içinden (muhalefetten), hem de uluslararası toplumdan parti üstüne olumsuz bir ışık tuttu. Bu partiye yeni Osmanlıcı eğilimleri andıran bir görünüm vermeye başlayan kazanımlarıyla birleşti. Türki ülkelerle yeniden bağlar kurulması ve Orta Doğu’ya doğru kayması, bu yeni Osmanlıcı duyarlılığına daha fazla katkıda bulunda.

Daha önce belirtildiği gibi, komşu ülkeler sadece, bir gün AB üyesi olmayı amaçlayan pek çok ülkenin eşiğine bir AB sınırı getirecek olan Türkiye’nin AB’ye katılımından fazlasıyla yararlanmak için bekliyorlar. Türkiye’nin AB’ye üyeliğine izin verilmemesi, Türkiye’nin eski Osmanlı topraklarında kendi planlarını izlemesine yol açabilir ve belki Balkanlar ve Orta Doğu’da olduğu gibi, Kafkasya’nın gelişmekte olan ülkeleri üzerinde güçlü, kalıcı etkileri olur. Şu anda iktidarda olan AK Parti ile ilgili olarak, AK Parti’nin Türkiye’de oluşturduğu bütün gelişmelerle birlikte, gelişme kisvesi altında İslamlaşma ve de uygulanan Yeni Osmanlıcılığın Türkiye’nin izlemeye başladığı yol olabileceğine dair bir korku var.

Meksika

Diğer yandan Meksika, o dönemlerde düşman Meksika değil İspanya olduğundan, Osmanlı İmparatorluğu’nun eski toprakları içinde sürdürdüğü gibi güçlü tarihsel bir hafıza taşımıyor. Meksika’nın, İspanya için kendi bildiğini okuyan bir koloni olduğu gerçeğine rağmen. Bu, bugün bağımsız ülkeler olan Kosta Rica, Honduras, Guatemala, El Salvador ve Nikaragua’yı, İspanyol hâkimiyeti mücadelesinde Meksika İmparatorluğu ile uyumlu hale getirdi. Meksika, şimdilik, bölgenin lideri olmakla ilgilenmiyor. Meksika’nın bölgesel bir güç olmaya odaklanmadan önce hala kendi iç sorunlarıyla ilgilenmesi gerekiyor (Friedman 2012). Üstelik Meksikalılar kendilerini geliştirme ve daha iyi bir hayat yaşama fırsatı nedeniyle Orta Amerika ülkeleri yerine Amerika Birleşik Devletleri’ne göç ediyor. Meksika’yla geçirgen bir sınırları olması ve istikrarsız sınır bölgesinin çoğunlukla uyuşturucu kartelleri tarafından işletilmesi nedeniyle göç sorunu Amerika’nın en büyük sorunlarından biri olmuştur. Meksikalıların kuzeye gitmelerine benzer şekilde, Türklerin de aynı şeyi yaptığını görüyoruz. Genellikle güneye ya da eski Osmanlı ülkelerine gitmiyorlar.

Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Meksikalıların büyüyen azınlığı ekonomik ve kültürel açıdan pek çok sorun oluşturuyor. Bu durum, pek çok Batı Avrupa ülkesinde Türklerin “Öteki” haline gelmesi gibi, Amerika Birleşik Devletleri’nde “Öteki”nin oluşumuna neden olmuştur. Bununla birlikte, Avrupa’da yaşayan Türklerle ilintili olan İslamofobinin yerini Amerika Birleşik Devletleri’nde büyüyen Hispanik çeteler korkusu alır.

Meksika ya da Türkiye’nin eski imparatorluklarının parçalarını kasten geri kazanmaya çalıştıklarını söylenemez ama Meksikalıların yavaş demografik değişim süreciyle, bir zamanlar yaşadıkları topraklara geri dönüyor olmaları jeopolitik ve tarihsel bir ironidir. Bu Avrupa’ya ve Osmanlı İmparatorluğu’nun diğer eski ülkelerine olanlarla benzer bir tarzdadır.

Jeopolitik ve “Geçitler”

“Geçit” (Gateway) kavramı, unvanı böyle bir kavram olan ülke için iki tarafı keskin bir kılıçtır. Bu durum, sözcük analiz edildiğinde açık hale gelir: “way” (yol) bir yere ulaşmak için bir yol ve “gate” (kapı) bir bariyerdir. Aslında, yol sadece geçmek için uygun görülenlere açıktır. Meksika Orta Amerika’daki yoksul, istikrarsız ülkelere, örneğin uzun iç savaştan dolayı hala sendelemekte olan Guatemala, sınır koyduğu gibi, Türkiye de Orta Doğu ve bazı istikrarsız ülkeleri, örneğin şu anda Suriye, sınırlandırmaktadır. AB’de ya da ABD’de daha iyi bir hayat arayan insanlar tarafından Meksika “Amerika’ya Geçit” ve Türkiye “Avrupa’ya Geçit” olarak görülmektedir, bu ülkeler genellikle bir geçiş ülkesi işlevi görür. Bu durum, son varış yeri olan ülke ya da ülkeleri “geçit denetçileri” ne, bu durumda Meksika ve Türkiye’ye karşı, temkinli yaklaşmaya yöneltir.

Daha önce belirtildiği gibi, sınır bölgeleri her iki ülke için de önemli birer konudur. Ancak, durumlar zıttır. Türkiye’de istikrarsız sınır bölgeleri, Avrupa’nın uzağında, doğuda kalmaktadır, oysa Meksika’da istikrarsız sınır bölgeleri Amerika Birleşik Devletleri’yle olan sınırlardır. Meksika sınır bölgelerini tehlikeli hale getiren şey, Türkiye’yi etkilemeyen bir problem olan, uyuşturucu kartelleridir. Meksika ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki temel problem budur. Bu bölgelerdeki kanunsuzluk ve kartellerin üstünlüğü nedeniyle ABD’nin Meksika ile geçirgen güney sınırları vardır. Stratfor’un yöneticisi ve kurucusu George Friedman, ABD-Meksika sınırının tehlikesini anlatır:

Amerika’nın konumu, Meksikalıların uyuşturucu ticaretini durdurmak için birliklerini görevlendirmesini talep etmektir. Ancak iki kesimin de sınırı kontrol etmek için etkili gücü yoktur ve bu talep kayda değer hareketler ve tehditlerden daha çok iyi niyet göstergelerinden biridir. Meksikalılar zaten sorunun üstesinden gelmeye çalışırken ordularını zayıflattılar, ama daha önce kendilerini parçalamış olan bir bölgeyi kontrol etmeye çalışarak ordularını parçalamayacaklar. Amerika Birleşik Devletleri, bedeli sarsıcı olabileceğinden, sınırı kontrol etmeye yeterli bir güç sağlamayacak. Her ikisi de böylece şiddetle yaşayacak. (Friedman 2012).

Kuzey Komşularda İnsanların ve Kültürün Yayılması

Günümüz modern dünyasında, evrak işlerinin usule uygun şekilde sağlanması durumunda, gezinmek çok daha kolay, diğer ülkelere seyahat etmek büyük bir sorun değil. Bugün görülen ilginç bir olay, Meksika ve Türkiye’nin kaybettikleri bölgeleri geri almakta ve bazı durumlarda buna imparatorluklarının görkemli günlerinden eklemeler yapmakta oldukları gerçeğidir. Fakat geleneksel anlamda değil; Kaliforniya, New Mexico ya da Texas için savaşılmıyor. Bunun yerine, bu sınır bölgelerine yerleşmeye gelen Meksikalıların kitlesel sığınması, daha yüksek doğum oranlarıyla birleşince (Batalova 2008) ve zaman da onların yanında olunca, ABD şu anda Meksikalıların ve Latin Amerikalıların, Meksika İmparatorluğu’nun eski topraklarında yükseldiğini görüyor (Batalova 2008). Kültür değişiyor ve İspanyolca bu bölgelerin bazı alanlarında fiili (de facto –  yasalarca tanımlanması gerekliliği olmaksızın pratikte ya da gerçeklikte uygulamada yer alan) dil oluyor.

Toprak için savaşmak geçmişe ait bir yöntem haline gelmiştir. Bir başka ülkeye yerleşmek ve orada bir azınlık oluşturmak ve gittikçe büyümek daha kolay bir yöntemdir. Zaman dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan, büyüyen azınlığın tarafındadır, çünkü bu yavaş bir büyümedir ve ev sahibi ülkeyle bir sorun ortaya çıktığı zaman, azınlık grup uzun süredir orada olduğundan, bu konuda gerçekten ev sahibi ülkenin yapabileceği bir şey yoktur. Azınlık gruplardaki insanların çoğu üçüncü ya da dördüncü kuşaklardır ve büyük olasılıkla şu anda o ülkenin vatandaşı durumundadırlar. Hükümet kendi vatandaşlarını, daha önce hiç yaşamadıkları bir başka ülkeye süremez.

Muhtemelen, bu durum ABD’de Avrupa’dan daha yaygın ve tanımlanmış, ama aynı şey Avrupa’da da oluyor. 1950’ler ve 60’ların Gästarbeiter (yabancı işçi/konuk işçi) programlarından beri, en dikkat çekeni Almanya’nın Türk nüfusunda çarpıcı bir yükseliş görülmesi oldu. Yine, yüksek doğum oranları ve daha iyi bir yaşam tarzı aramaktan dolayı pek çok Türk şu anda Osmanlı İmparatorluğu’nun eski topraklarında ya da birçok durumda daha uzak mesafelerde yaşıyor. Türk hükümetinin yakın çevredeki politikalarıyla birleşince Bosna ve Gürcistan’a giden Türk sayısı daha fazladır. Bosna son yıllarda, Türkiye’den ani bir yatırım artışı gördü (Schleifer 2011).

Kültürel son bir not, hem ABD hem de Avrupa güneyden getirilen lezzetli mutfağın tadını çıkarıyor: Döner Avrupa’ya, taco Kuzey Amerika’ya. Güneyden gelen yemekler, yerel mutfaklara baharat katan, meşhur bir durum. Hem Meksika hem de Türkiye’nin yararlandığı bir diğer ortak faktör sahiller ve hava. Her iki ülke de kuzeyden insanlar için turistik yerlerdir. Meksika ve Türkiye turistleri ağırlamaktan ve geride bıraktıkları dolarlar ve Euroları almaktan memnundur. Fakat ironik bir biçimde, sunacak çok şeyleri olmasına ve ikisi de modernleşmekte ve her geçen gün daha iyi hale gelmekte olsa da, kuzeydeki insanlar Türklerden ve Meksikalılardan hala korkuyor. “Tuhaf” bir kültür ve farklı gelenekler getiriyorlar. Ayrıca, bazılarını İslam, diğerlerini ise organize suç ve uyuşturucular endişelendiriyor.

 Eric R. Eissler, Araştırma Asistanı, Türkiye Politika ve Araştırma Merkezi (Analiz Türkiye)

Makaleyi şu şekilde referans vererek kullanabilirsiniz:

Eissler, Eric (Eylül, 2013), “Meksika ve Türkiye: Güçlü Kuzey Komşularıyla Jeopolitik Durumlarındaki Beklenmedik Benzerlikler”, Cilt II, Sayı 7, s.6-13, Türkiye Politika ve Araştırma Merkezi (AnalizTürkiye), Londra: Analiz Türkiye (http://researchturkey.org/?p=4051&lang=tr)

Kaynakça

Batalova, Jeanne, US in Focus: Mexican Immigrants in the United States, Migration Policy Institute, Nisan 2008.  http://www.migrationinformation.org/feature/display.cfm?ID=679 Erişim: 20 Kasım 2012.

CIA World Factbook 2010, Meksika: https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/mx.html, Türkiye: https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/tu.html Erişim: 24 Mart 2013.

Corso, Molly, Georgia: Anti-Turkish Sentiments Grow as Election Date Nears, Eurasianet.org, 19 Eylül 2012. http://www.eurasianet.org/node/65933 Erişim: 24 Kasım 2012.

Friedman, George, Mexico’s Strategy, Global Political Weekly, Stratfor, 21 Ağustos 2012, http://www.stratfor.com/weekly/mexicos-strategy Erişim: 14 Kasım2012. Mexico’s Strategy Stratfor’un izniyle yeniden yayımlanmıştır”

Eurostat news release 110/2011 28 Temmuz 2011 http://epp.eurostat.ec.europa.eu/cache/ITY_PUBLIC/3-28072011-AP/EN/3-28072011-AP-EN.PDF Erişim:  10 Kasım 2012

Green, Stanley C, The Mexican Republic: The First Decade (1823-1833), Pittsburgh, Pa, University of Pittsburgh Press, Digital Research Library, 1987.  http://digital.library.pitt.edu/cgi-bin/t/text/text-idx?c=pittpress;cc=pittpress;view=toc;idno=31735057894424 Erişim: 20 November 2012.

OECD Country Statistical Profile: Mexico and Turkey 2013. Türkiye: http://www.oecd-ilibrary.org/economics/country-statistical-profile-turkey_20752288-table-tur Meksika: http://www.oecd-ilibrary.org/economics/country-statistical-profile-mexico_20752288-table-mex Erişim: 24 Mart 2013.

Schleifer, Yigal, Turkey’s Balkan Express Rolls On. Eurasianet.org. 14 Mart 2011. http://www.eurasianet.org/node/63065 Erişim: 24 Kasım 2012.

Trifkovic, Srdja, Turkey as a Regional Power: Neo-Ottomanism in Action, Research Institute for European and American Studies, 8 Ocak 2012. http://www.rieas.gr/research-areas/global-issues/greek-studies-gr/1672-turkey-as-a-regional-power-neo-ottomanism-in-action.html Erişim: 11.02.12

United Nations: Department of Economic and Social Affairs: Population division, World Population to 2300, s. 47 & 49. http://www.un.org/esa/population/publications/longrange2/WorldPop2300final.pdfErişim: 10 Kasım 2012

University of Texas Library, New Spain: Viceroyalty. http://www.lib.utexas.edu/maps/atlas_mexico/new_spain_viceroyalty.jpg Erişim: 24 Mart 2013.


[1] Hakaret, Türk hukukunda ceza gerektiren bir suçtur. Türk Ceza Kanunu Madde 125, hakaretin hapis cezası ya da adli para cezası ile cezalandırılabilir olduğunu temin eder. Bu kanun hükmü gereğince devam eden pek çok dava ve mahkûmiyet vardır. Türk milletine karşı hakaretler hala Türk Ceza Kanunu Madde 301 altında cezalandırılmaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun diğer hükümleri, Terörle Mücadele Kanunu ve Basın Kanunu da ifade özgürlüğünü kısıtlamak için kullanılmaktadır. EU Progress Report (AB İlerleme Raporu) 2010:20. http://www.ihb.gov.tr/dosyagoster.ashx?id=179 Alındı: 24 Nisan 2012.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img

Share post:

Subscribe

Popular

More like this
Related

Türkiye’de Yükselen Finans Kapitalizminin Yorumu

Türkiye, gelişen piyasası ile en iyi pazarlardan birisi olarak...

Türkiye-AB Arasında Dış Ticaretin Teknolojik Yapısı

Türkiye-AB Arasında Dış Ticaretin Teknolojik Yapısı Giriş Türkiye 1980’li yılların...

Uygarlıkların Sınırları: 21. Yüzyılda Türkiye ve Hindistan

Dünyanın iki çok kültürlü ulusu, Türkiye ve Hindistan, ilk...

İki Hedef Arasında: Türkiye’nin Demokratikleşmesi ve AB Üyeliği

İki Hedef Arasında: Türkiye’nin Demokratikleşmesi ve AB Üyeliği On yıl...