Tarım Reformu ve Sonrası

Date:

Tarım politikası,müdahale yanlısı ve karşıtı tarafların tarımsal evrimi belirlemelerinden bu yana tartışmalara konu olmuştur. Müdahale karşıtı olanlar bu tartışmaların lideri konumundadır ve tarımı neoliberal kurallara göre şekillendirmektedir. Türkiye örneği de bu konuda istisnai değildir.. Türkiye’nin son on yıldaki tarım politikaları göz önüne alındığında ortaya çıkan en önemli sonuçlar tutarsızlık ve istikrarsızlık olacaktır. Bu makale, tarımda neoliberal politikalara uyum için uygulamaya konmuş tek kapsamlı politika reformunun, reformdan sonra politika yapıcılar tarafından da kabul edilen yoksulluk, göç ve işsizlik artışının (Oral, 2012) ve neoliberal dönüşümler sonucunda tarımda ortaya çıkan yıkımın nasıl tamir edileceği hakkında bilgiler sunmaktadır.

Reform projesi, 2009 yılında hiçbir hedefine ulaşamadan sona ermiştir (Akder, 2010).  Kademeli olarak son bulması beklenen tarım desteği devamlılığını sürdürmüş ve süreç boyunca asli unsurlarını iyileştirmeye devam etmiştir. Türkiye, tarım sektörüne neoliberal mantığı yerleştirmenin dışında ABD ve Batı kaynaklı kurumların ve küresel sermayenin direktifleri doğrultusunda kurumsal anlamda da önemli gelişmeler kaydetmiştir. Bu makale, tarım desteğinde iyileştirmeler ve her yıl artış olsa da, istihdam, yoksulluk ve tarımsal değerle alakalı var olan problemlerin hedeflenip çözüme kavuşturulmasında reform politikalarının yetersiz kontrol çabalarının ötesine geçemediği konusunda tartışmalar öne sürmektedir. Türkiye’nin ihtiyacı olan, kendine özgü kırsal karakteri doğrultusunda, insan sermayesi yatırımana önem veren, kırsal kalkınma stratejileri hakkında bilgi içeren ve kırsal alanda sosyal sorunları giderebilecek insanların istihdamına olanak sağlayan ve kendi kendine yeterlilik ve ihracat gelirleri açısından değerli ürünler üreten küçük ve orta ölçekli çiftliklere ağırlık veren verimli iç politikalardır.

Türk Tarımına Bir Bakış

Ekonomik gelişmelere paralel olarak, tarımda üretim ve istihdam düşse de (Ilkkaraca and Tunalı, 2010), toplam istihdamın %24’ü (DB istatistikleri, 2011) ve GSYİH’nin %9’u (DB istatistikleri, 2011)  tarım sektörü tarafından sağlanmaktadır. Türkiye nüfusunun %30’u kırsal alanda ikamet etmekte ve bu nüfusun  gelirinin en büyük kaynağı, %60 oranla tarımsal faaliyetlerden sağlanmaktadır (TÜİK, 2009). Türkiye’de toplam kara parçasının yarısına yakını tarıma ayrılmış olsa da ortalama çiftlik büyüklüğü 6 hektardır, ki bu rakam 2007’de ortalama büyüklüğü 16 hektar olan Bulgaristan ve Romanya’nın da kabul edilmesiyle %28 oranında bir düşüş yaşayan ve 11.5 hektarlık büyüklüğe gerileyen AB’nin oldukça gerisindedir (EC, 2009). Bu da Türkiye’de tarımın geçimlik ve yarı geçimlik olduğunu kanıtlar niteliktedir.

Tarımsal üretimde en büyük pay, çiftlik hayvanı üretimiyle kıyaslandığında, %75’lik oranla ekin üretimine aittir. Fakat çiftlik hayvanı üretimi, 2002 yılında verilen 83 milyon liralık, 2012’de ise 2,2 trilyonu bulan destek ve 6,7 trilyonluk krediyle ciddi ölçüde desteklenmektedir (Yıldırım, 2012). Ancak meyve ve sebze gibi ihracat odaklı ürünler toplam üretimde en yüksek paya sahip ürünler olsalar daha az önemsenmiştir (Çakmak ve Dudu, 2010: 66). Bunun yanında, 2005’ten bu yana ihracatın ithalata oranı, tarım ürünlerinde ihracatın düşmesi ve toplam ithalatta tarım ürünleri oranın artmasıyla birlikte, hızlı bir şekilde düşmektedir(Çakmak ve Dudu, 2010: 67).

TRUP Süreci

1970 ve 1980’ler Türkiye tarım politikalarında yeni bir sürecin başladığının sinyallerini veren yıllardı. 70’lerde ‘yeşil devrim’, verimi yaygın ilaçlama ve gübre kullanımı ile sağlandı ve yakıt fiyatları ve destek alımları ile desteklendi (Köytmen, 2008: 291). 1980’lerde ise uluslararası kurumlar ve anlaşmalar kurumsal değişimlerin temelini oluşturmaktaydı. Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) Avrupa Ortak Tarım Politikası (AOTP) ile tarımsal ürün destek politikasından kırsal kalkınma, gıda güvenliği ve hayvan sağlığı politikalarına geçişi öngörmekteydi (Aydın, 2004: 88). Buna paralel olarak, 1984 yılında gıda ihracatındaki vergi ve harçlar düşürüldü ve gıda ithalatında bir artış gözlendi. Ayrıca, tarımsal kamu yönetimi yeniden düzenlendi ve bakanlık yönetim kapasitesini diğer kamu yönetimi birimlerine vermiş oldu; bu da tarımsal yönetimin daha verimsiz hale gelmesiyle sonuçlandı (Tarım, 2004).

1990’ların ortalarında Türkiye, Uruguay Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması’nın (GTTGA) yürürlüğe girmesi ve Dünya Ticaret Örgütü’nün kurulmasıyla, Tarım Anlaşması’nın (TA) tam katılımcı üye ülkesi oldu. Bunun üzerine, on yıl içerisinde  Türkiye, tarım ürünlerinde (en az) %10’luk, bütün ürünlerde ise ortalama %24’lük gümrük vergisi indirimine gitti. Türkiye’nin deregülasyon süreci AB, sektöre çerçeve hazırlayan Gümrük Birliği ve DTÖ’nün özelleştirme stratejiyle şekillenmiştir (Öztürk, 2012: 68).

Politika reform programı 2000 yılında başlatılmıştır. Bu dönem yurtiçi ekonomik krizlerin en keskin biçimde yaşandığı dönemdi ve bu dönemdeki asıl amaç, IMF ve DB’nin direktifleri doğrultusunda girdi ve ürün fiyat desteklerini ortadan kaldırarak finansal istikrarı sağlamaktı. Hazine, Dünya Bankası ve Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, tarım sektöründe yardım ve desteklerin getirmiş olduğu finansal yüklerle ilgilenen kurumlar olmalarından dolayı programa destek veren temel kurumlardı (Akder, 2010). Bunun sebepleri, tarıma verilen desteklerin girdi temelli destekler olması, satış kooperatif birlikleri tarafından yapılan alım destekleri, eksiklik ödemeleri ve bunların hükümet tarafından tarıma ayrılan net kaynakların etkisiyle ekonomide olumsuz etkiler yaratmasıydı (Nash, 2008: 1). OECD istatistiklerine göre Türkiye’de tarıma verilen destek OECD ülkelerinden düşük olsa da, desteğ azımsanmayacak bir seviyededir ve söz konusu ülkeler arasında ilk sıralarda yer almaktadır (OECD, 2011, p.78). Bu değişim aynı zamanda, tarıma verilen desteklerin ticarete engel ve “amber kutusu” oldukları gerekçesiyle DTÖ tarafından da baskılanmıştır. Bunun yerine getirilecek yenilikler, ticarete veya tarımsal üretime engel olmayan veya asgari düzeyde engel teşkil eden nötr “yeşil kutu” tedbirleriyle, ve tüketiciden üreticiye dönüşüme olanak tanımayan yenilikler olacaktı (DTÖ, 2012).

Reformdan asıl beklenti finansal istikrarı sağlamaktı. Türkiye’de tarım politikaları oldukça sık biçimde değişimlere uğramıştır. Akder’in de işaret ettiği gibi politika seçimi modeli, bu sıklığı ve kapsamlı bir reforma olanak sağlamayan verimsiz ve tutarsız hükümet politikalarını açıklar niteliktedir (Akder, 2007: 516). Tarımsal politika yapımındaki çoklu aktörler verimsiz bir sistem yaratmaktadır. Yaratıcı politikalar ve siyasal liderliğin eksikliğinin yanında öncelikli olarak kendi çıkarlarını gözeten siyasal paydaşların varlığı da göz ardı edilmemelidir. Oyların yaklaşık üçte birini teşkil eden kırsal kesimdeki insanların oyları, yerel ve genel seçimler öncesi artan tarımsal desteklerin başlıca nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır (Akder, 2007). Önemli politika değişiklikleri ile ilgili siyasi kaygılar paradigma değişikliklerini zorlaştırmakta ve buna paralel olarak Türkiye’de transfer politikaları tek alternatif olarak karşımıza çıkmaktadır (Çakmak ve Dudu, 2010, 66). Ancak tüketici destek tahminlerine (Çakmak ve Dudu, 2010: 71) göre vergi ödeyen konumundaki tüketiciler tarımsal transferin finansmanını sağlayan temel aktörler olarak karşımıza çıkarlar. Üretici desteklerine ek olarak, tarımsal devlet kurumlarının ve parastatal (kısmen veya tamamen devletin sahip olduğu veya yönettiği kuruluş)  kurumların maliyetlerini gösteren, genel servis destek tahminleri de 2003 yılına kadar çok yüksekti. Tarımsal transferlerin çoğuna bütçe ayrılmamakla beraber, kurumlar borç içindeydi ve devlet bankaları yüksek faiz oranlarından dolayı problemler yaşamaktaydı; bunların yanında cömertçe verilmiş olan krediler ve bütçe dışı fonlar toplam bütçe üzerindeki diğer kısıtlayıcı etkenlerdi (Akder, 2007: 523). Bu nedenle, finansal istikrarı sağlamak amacıyla, destek bütçesini şeffaf ve öngörülebilir hale getirmek başlıca hedeflerden biriydi. Reform aynı zamanda, desteğin daha iyi bir biçimde hedeflenmesine, yoksul çiftçilerin dikkate alınmasına ve çiftiler için öngörülebilir gelir kaynakları yaratılmasına ek olarak, tarımsal politikaları uygulamadaki verimliliği arttırmayı da hedeflemekteydi. Akder’e göre reformdan beklenen faydalar arasında, TRUP’un temel bileşeni olan “Doğrudan Gelir Desteği” dışında, çiftlik problemleriyle alakalı herhangi bir önlem yer almamaktaydı (Akder, 2010:49).

Doğrudan gelir desteği (DOD), desteğin kaldırılmasıyla ortaya çıkan gelir kayıplarını önlemek amacıyla kullanılan küresel ve teşvik-nötr bir araçtır. Ödemeler hektar başına ve ekin seçimi ve üretimine bakmaksızın yapılacaktır. Reformun diğer bileşeni ise tütün ve fındık gibi üretimi fazla olan ürünlerden Türkiye’nin ithalatçı konumda olduğu veya karşılaştırmalı üstünlüğü olan ürünlerin üretimine geçişi öngören ürünlerin yetiştirilmesine olanak sağlayan “çiftçi dönüşümüdür”. “Tarım Satış Kooperatif Birlikleri Yeniden Yapılandırılması”parastatal satış kooperatif birliklerini ve kamu iktisadi teşebbüslerini (KİT) kapsamaktadır. Verimsizlik, fazla personel ve özel sektör maaşlarının üzerinde ödenen maaşlarla özdeşleştirilmiş bu kurumlar, destekler bir kez ortadan kaldırıldığında, anlamsız hale gelecek, tasfiye edilecek veya kendi üyelerinin çıkarlarına hizmet eden özerk kurumlar haline gelecektir (Akder, 2010).

Uygulama ve Değerlendirme

Reformun son bileşeni, değerlendirmeyi başlatabilecek bir kamu bilgilendirme kampanyasıydı. Bu kampanya gerektiği gibi başında başlatamadı ve bu gecikme yanlış anlamaları ve ‘projenin amacının sulandırılmasını’ kolaylaştırdı (Akder, 2010:54).  Devlet içindeki direnişten ve tarım bakanının negatif tutuma sahip olduğu yerlerden, çiftçi organizasyonlarından ve tarım odalarından gelen muhalefetten dolayı, reform fazla destek bulamadı. Reform politikaları desteklere yönlendirildi, bunun sonucunda reform Türk tarımının altında yatan yapısal sorunlara dikkat çekemedi . Dahası, ortada kırsal girişimciyi, verimliliği ve yeniliği içeren uzun soluklu ulusal strateji düzenlemek için yeterli politik destek yoktu(Akder, 2007: 515). Rausser’e göre (1992: 133), ne Türkiye’nin politika gündemi ne de TRUP’un hedefleri verimli olarak sınıflandırılabilir; çünkü ilkindeki asıl amaç yeniden dağıtımı sağlamaktı; ikincisindeki amaç ise verimlilik konularına yönelmek yerine tarımda liberalleşmeyi başarmak, devlet müdahalesini azaltmak ve mali istikrarı sağlamaktı(Cakmak and Dudu, 2010: 63).

Sonuç olarak, TRUP tüm desteklerin ortadan acilen kaldırılmasını teşvik etti ve çiftçilerin kayıplarını tazmin etmek için doğrudan gelir desteği getirdi. Dış ödemeler, onlardan yararlanmak isteyen bütün çiftçilerin kayıtlı olmak zorunda olduğu çiftçi kayıt veri tabanı üzerinden dağıtılacaktı. Bu yol Türkiye’nin neredeyse bütün coğrafyasında tamamlandı. Ayrıca bu yol Türkiye’de destek alıcıların daha iyi belirlenmesine de yardım etti. İlk olarak üst limit 20 hektardı. Ancak ödemeler onların haraç ödemek zorunda oldukları ziraat odaları içindeki kayıt maliyetlerinin fiyatı kadar bile değildi. Belirleme başarılamadı çünkü toprak genişliğinin sınırı 50 hektara yükseltilene kadar, toprak sahipleri çoktan ödemelerden daha fazla faydalanmak için aile üyeleri arasında arazilerini dağıtılmıştı ve bu durum gelecekteki arazi dağılımına, çiftçi veri tabanının güvenilirliğini azalmasına sebep olmaktaydı.

Direk ödemelerin üretimden ayrıştırılmasının planlanmasına rağmen ödemelerin orijinal kompozisyonu, gündeme eklenen her bir destek ödemesi tarafında inceltildi (Akder, 2010:47). 2003’te, ortada arazi temelli yakıt ve DGD birleşik bütçesinden ödenen gübre destekleri vardı (Akder, 2010:55). 2006-2009 yılları arasında tarımsal strateji belgesinde, DGD bileşeni %45’e kadar geriledi, 2009’da tamamen kaldırıldı. Prim ödemeleri, her ürün için farklılaştırılmış oranları ile reforma hayat verdi (Akder, 2010:56). Bu nedenle, bölgeler arasındaki ürün farklılaşması nedeniyle reformun bölgesel farklılıklar üzerinde hiçbir etkisi olmadı (Cakmak, 2003:5).  Yüksek gelirli alanlar olan batı ve güney kıyıları, yoğun yakıt ve gübre kullanımı nedeniyle en büyük payları aldı (Cakmak, 2003:5). Ek olarak, reform ne bölgesel farklılıkları azaltmada yararlı, ne de denkleştirici değişimde, küçük orta büyük çiftlikler arasındaki farklılıklara duyarlı oldu. İstanbul Ticaret Odası analizleri, büyük çiftlikler ödemelerden gelir dağılımındaki kötüleşme etkisini temsil eden küçük çiftliklerden daha fazla fayda sağladıklarına açıklık getirdi. Daha küçük teknik kapasiteli ve daha az mali kapasitesi olan küçük çaplı çiftçiler (5 hektardan az) Türkiye’deki toplam çiftliklerin yüzde 57.6sını oluşturmaktadır.

2001 tarihinde, toplam ihracatın içinde tarımsal ihracatın oranı 3 puan düşüp %3,2 olmuştur. Ayrıca reform öncesi dönemde bir artış gösteren tarım sektörü katma değeri reform sonrası düşüş eğilimine sahipti. TÜİK verilerine göre, son on yılda buğday üretimi durgunlaşmış, arpa üretimi ise azalmıştır. Endüstriyel bitkilerin (özellikle tütün ve pamuk, kuru fasulye nohut, mercimek, patates ve soğan gibi bitkiler) üretim hacmi de azalmıştır. Artan destek ve kaliteli yeniden kullanılabili rtohumlar nedeniyle artış sadece mısır pirinç ve ayçiçeği üretiminde gözlemlenebilmiştir (Oral, 2012). DGD ödemeleri fayda-maliyet analizi içinde artan bir etki göstermeyen, yüksek seviyelerde çiftlik geliri sağlamak için sosyal yardım amacıyla kullanıldı (ITO, 2004:97). Kasım 2002, Temmuz 2005 tarihleri arasında girdi fiyatları %100 arttığı ve ürün fiyatları %30-80 oranında azaldığı için (Talas, 2009:115) toplam gelir kaybının ancak %50’si tazmin edilebildi (Olhan, 2006:46) ve vergi mükellefleri (Akder, 2010:61) tarafından tekrar ödenen reform 600 milyon dolara mal oldu.

Reformun bir diğer etkisi de devlet desteklerinin dorukta olduğu 1990’lı yıllarda ortalama 8,7 milyon olan tarımsal istihdamın, 2006 yılında reformun yaklaşık 5 sene uygulanmasından sonra, 6,1 milyona düşmesidir. TRUP dönemi boyunca, düşük aile verimliliğine sebebiyet veren reformun ilk aşamasından dolayı, kırsal işsizlik neredeyse iki katına çıkmıştır. Bu da, iki problemi ortaya çıkarmıştı: ilk olarak tarımda aşırı istidam krizin sosyal ve ekonomik maliyetlerinin hafifletilmesine yardımcı olmuştur. İkinci olarak ise, insan sermayesi engelleri nedeniyle kentsel işgücü piyasasının hazmetme kapasitesi ve kırsal işgücü piyasasında tarım dışı istihdam olanakları yetersiz hale gelmiştir (Ilkkaracan and Tunalı, 2010).

Çakmak ve Dudu(2010) tarımsal gelir ve verimlilik arasında pozitif bir ilişki olduğunu savunmaktadır. Ayrıca sermaye için 0,4’e yakın olan çıktı esnekliği verimlilik açısından en önemli üretim faktörüdür. TRUP’la birlikte kredi desteği 1999 yılında %57,4’ten 2004’te %2.6 ya önemli ölçüde azalmıştır (Olhan, 2006). Verimlilik Türkiye tarımında kritik bir problem olarak göz önüne alındığında, sektörde rekabeti sağlamak ve kırsal alanlarda refahı artırmak için, reform, finansal desteğin yanında teknik yardım, eğitim, altyapı ve insan sermayesi yatırımlarıyla verimliliği arttırma çabalarını içermeliydi Çakmak ve Dudu, 2010; Aerni, 2010; Adaman ve Özertan, 2010).

Son Gelişmeler ve Politikaya İlişkin Öneriler

Dönüşüm sürecini daha iyi anlayabilmek için, Çalışkan ve Adaman tarımsal destek ve müdahalenin neden aslında temel olarak kabul edildiğini anlamamız gerektiğini işaret etmektedir. Destek ve müdahalenin ilk amacı doğal koşullara bağımlılığı çok yüksek olan bu sektörün gerekliliklerini göz önünde bulundurarak piyasa istikrarını sağlamaktır. İkinci amaç, gıda güvenliği ve kendi kendine yeterlilik endişeleri gerekçesiyle gıda tedarikini belirli bir düzeyde tutabilmektir. Bunlara ek olarak, verimliliği ve üretkenliği arttırmak için gerekli olan teknik gelişmeleri öğrenebilmek için üreticilerin destek ve rehberliğe ihtiyacı vardır. Kırsal kesimde eşit hayat standartlarını sağlayabilmek ve kırsal toplulukları piyasa kurallarına teslim etmemek için gerekli olan adalet düşüncesi tarıma müdahaleyi gerekli kılmaktadır (Çalışkan ve Adaman, 2010). Bu temel mantık bile destek politikaları için yeterlidir; fakat bahsi edilen müdahale Türkiye’de uygulanan için geçerli değildir. Tarımsal ve kırsal politikalar kırsal alanda yaşanabilirliği sağlamak için birbirine paralel seyreden politikalar olmalıdır. Hükümetin gündemine destek politikalarını tamamlayıcı bileşenler resmi evraklarla hükümetin gündemine alınmıştır. Türkiye 2004’te, 2006-2010 yılları için Tarımsal Strateji Belgesi’ni yayınladı. Akder’e göre bu belge TRUP için yayınlanmış ilk resmi belge niteliğini taşımaktaydı (Akder, 2010). Hükümet GSYİH’nin %1’nin tarım sektörüne ayrılacağını, DGD’ye ayrılan payın %45, açık ödemelerin payının %10, kırsal kesim desteklerinin ise %10 olacağını ilan etti (Tarımsal Strateji Belgesi, 2004:5). Bu strateji belgesini, Türkiye’nin ilk tarım kanunu (2006), 9. Kalkınma Planı (2007-2013), Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi ve Planı (2010-2013) IPARD Strateji ve Plan’ı izledi.

Bütün bu belgelerin işaret ettiği temel noktalar, verimliliği ve üretici refahını sağlamak için gerekli olan tedbirleri almak, sürdürülebilir tarımsal üretime olanak tanımak, ürün kalitesini ve güvenliğini sağlamak ve rekabet ve kırsal kalkınmayı garanti altına almaktır (EC, 2013: 3). Stratejinin temel dayanakları DTÖ ve AB’nin işaret etmiş olduğu serbest piyasa normlarına uyum sağlamak, ve reforma entegre ve katılımcı bir yaklaşım getirmektir (Türkiye Toprak Mahsulleri Ofisi, 2004). Hâlihazırda belirlenmiş olan ve devletin elini piyasadan çekmesi gerektiğini savunan neoliberal yaklaşımın gerekleri yerine getirilmiş oldu. Var olan destek politikaları Avrupa Komisyonu’yla ters düşmüştür ve ters düşmeye devam etmektedir. AB’nin OTP kırsal kalkınma ayağına geçiş sürecine paralel olarak insan kaynakları ve kırsal kalkınmayı kapsayan AB üyelik öncesi yardımları olmasına rağmen, yatırım maliyetlerinin yarısı yararlanıcı tarafından karşılanacakve fonların eş finansmanı ilkesinden anlaşılacağı gibi ödemelerin diğer yarısı proje tamamlandıktan sonra yapılacaktır (Bakırcı, 2009:75). Küçük yatırımcıların kısıtlı finansman kaynakları göz önüne alındığında proje oluşturma, finansman ve yönetim ile ilgili ciddi bir profesyonel danışmanlığın olması gerekir. Bu yüzden krediler Türkiye tarımında problem teşkil etmeye devam edecektir. Buna ek olarak, kırsalda artış gösteren yasadışı kredi sağlayıcıları, azalan kredi seçeneklerinin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır (Çalışkan ve Adaman, 2010). Fakat çiftlik hayvanlarının durumu göz önüne alındığında tutarsız ve kontrolsüzhükümet politikaları, Türkiye’yi çiftlik hayvanı ithalatı yapan bir ülke pozisyonuna getirmiştir. Yem fiyatları 2007-2008 yılları arasındaki kuraklıktan sonra önemli ölçüde yükselmiş ve buna paralel olarak ithalat dalgası yaratmaya sebep olan yerli üretimde düşüş yaşanmıştır. Yerli sektör, yerli piyasada neredeyse hiç hayvan bulunmaması sebebiyle, 2010’dan bu yana kredilerle hiçbir şekilde desteklenmemiş ve bu da ithalata olan gereksinimi artırmış ve fiyatları ikiye katlamıştır. Kredi alan çiftçiler, iki yıl sonra normal seviyelerine geri dönen fiyatlardan dolayı kayda değer zararlar etmiştir (Yıldırım, 2012).

Çiftçilerin sorunlarını anlamak ve bu sorunlara efektif çözümler üretebilmek için ihtiyaç duyulan kolektif demokratik eylem, çiftçi girişimleri ve üretici gruplarının güçlendirilmesidir. Reformla birlikte tarım satış kooperatiflerinde, çiftçilerin ve kooperatiflerin kendi haklarını kontrol edemedikleri kurumsal boşluklar ortaya çıkmıştır (Akder vd., 2004:6). Devlet desteklerinin sona erdirilmesinden sonra birçok kooperatif yoksullaşmış;hatta bazıları iflas etmiştir. Pamuk üreticileri grubu, rekabetçi ve iyi organize olmuş yapılarıyla AB düzeyinde tanınmış olsalar da (Erkmen, 2006), reformla birlikte özerk bir statü elde eden Çukurova Pamuk Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Çukobirlik) fiyat belirleme, perakende satış ve üretim; bunlara ek olarak güven ve çiftçilerin işbirliği gibi konularda sahip olduğu pozisyonu yitirmiştir. Bunun sonucunda, birlik tesislerini kapatmak ve sahip olduklarını ucuza satmak zorunda kalmış ve yolsuzluk sendikanın ortadan kalkmasına sebep olmuştur. Birliğin dünya büyüklük sıralamasında üçüncü sırada yer alan büyük entegre tekstil tesisi de kapatılmak zorunda kalınmıştır(http://www.adanamilletvekilleri.com/?p=420, 1 Mart, 2010).

Türkiye’de politika yapıcılar, kırsal kesimlerdeki geçimi sağlamak, derinleşen kırsal yoksulluğu, kırsal işsizlik ve kentlere doğru yaşanan büyük göçleri önlemek amacıyla, üretime, insan kaynakları gelişimine ve adalete önem veren, ciddi kırsal politikalar üretme gereksinimi duymaktadır. Tarım en düşük seviyede gelir sağlayan sektör konumunda olmaya devam etmektedir ve yoksulluk sınırında olan kırsal işgücü %35 seviyelerindedir (TÜİK, 2009). Eğitim, sağlıklı altyapı ve sosyal hizmetleri içeren geniş bir sosyal politika tanımı hükümet tarafından benimsenmelidir (Keyder ve Üstündağ, 2006). Örneğin, Aerni’nin işaret ettiği gibi, doğrudan ödemeler yerine Türkiye“…çiftçilerin çocuklarını okula göndermeleri şartıyla, çapraz-uyum düzenini” benimsemelidir (Aerni, 2007: 434). Mesleki eğitim problemleri çözülmeli ve bu eğitimler işlevsel ve öğrenciler için cazip hale getirilmelidir (Keyder ve Ustundag, 2006:5; Akder, 2007:530).

 Sonuç

Türkiye tarımı kritik yapısal sorunlardan bunun yanında siyasi kaygılar AB ve Dünya Bankası’nın etkisinin sonucu olarak kusurlu ve talihsiz neoliberal politikalardan önemli ölçüde etkilenmiştir. Son reform süreci 2001 yılında, Dünya Bankası’nın finansal yardımlarıyla ortaya konan TRUP’La birlikte başlamıştır. Genel olarak bu reformun üretim ve üretici gelirleri organizasyonları üzerinde, neredeyse hiçbir başarı elde etmeyerek, olumsuz sonuçları olmuştur. Fakat tarımda liberalizasyon düşüncesi ülkeyi bu yola bağlı kılmıştır. Bu sene 2014 seçimlerinden dolayı, artan tarımsal destekler karşımıza çıkmaktadır. Fakat Türkiye tarımının ihtiyacı olan şey kırsal kalkınma önlemlerini ve kırsal problemlerin doğru analizini içeren anlamlı ve üretim temelli politikalardır.

Ceren Hiç , MSc, Humboldt-Universität zu Berlin

Makaleyi şu şekilde referans vererek kullanabilirsiniz:

Hiç, Ceren (Ekim, 2013), “Tarım Reformu ve Sonrası”, Cilt II, Sayı 8, s.30-40, Türkiye Politika ve Araştırma Merkezi (AnalizTürkiye), Londra: Analiz Türkiye (http://researchturkey.org/?p=4287&lang=tr)

Kaynakça

Aerni, P. (2007) Editorial: Agriculture in Turkey – structural change, sustainability and EU-compatibility. Int. J. Agricultural Resources, Governance and Ecology, Vol. 6. Nos.4/5. Pp.429-439.

Akder, A.H. (2007) Policy formation in the process of implementing agricultural reform in Turkey. Int. J. Agricultural Resources, Governance and Ecology, Vol. 6. Nos.4/5. Pp.514-532.

Akder, A. H. (2010) How to dilute an agricultural reform: Direct income subsidy experience in Turkey (2001-2008). “Rethinking Structural Reforms in Turkish Agriculture, Beyond the World Bank’s Strategy” (2010), pp.47-61.

Bakirci, M. (2009) Avrupa Birligi Uyelik Oncesi Destek Fonu’nun (IPA) Kirsal Kalkinma Bileseni (IPARD),Turkiye’nin Durumu ve Muhtemel Etkileri [Rural Development Component (IPARD) of Pre-Accession Assistance Instrument (IPA) of European Union, Situation of Turkey and Prospective Effects]. Dogu cografya dergisi [Eastern geographical review] (2009) 24888, No: 21, Erzurum (2009).

Bush, R. (1999) Economic Crisis and the Politics of Reform in Egypt. Boulder: Westview Press.

Cakmak, E. (2003) Evaluation of the past and future agricultural policies in Turkey: are they capable to achieve sustainability? Options Méditerranéennes, Sér. A / n°52, 2003 – Libre-échange, agriculture et environnement.

Cakmak, E. (2004) Structural Change and Market Opening in Turkish Agriculture. Centre for European Policy Studies, EU-Turkey Working Papers, No. 10/September 2004.

Cakmak, E., Dudu H. (2010) Agricultural Policy Reform in Turkey: Sectorial and Micro Implications. “Rethinking Structural Reforms in Turkish Agriculture, Beyond the World Bank’s Strategy” (2010), pp.63-85.

Caliskan, K., Adaman, F. (2010) The Logic of Neoliberal Agricultural Reform Initiatives: Perspectives and Consequences. “Rethinking Structural Reforms in Turkish Agriculture, Beyond the World Bank’s Strategy” (2010), pp. 87-103.

Ekmen, M. E. (2006) The Role of Producer Organizations in the Implementation of the Common Market Mechanism of the European Union and Recommendations for Turkey. Ankara University Agricultural Economics. http://acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/3144/

European Commission (2006) Screening Report Turkey, Chapter 11 – Agriculture and Rural Development http://ec.europa.eu/enlargement/pdf/turkey/screening_reports/screening_report_11_tr_internet_en.pdf

European Commission (2009) Agriculture and Rural Development: Frequently asked questions. http://ec.europa.eu/agriculture/faq/index_en.htm

European Commission (2011) Commission Staff Working Paper, Turkey 2011 Progress Report http://ec.europa.eu/enlargement/pdf/key_documents/2011/package/tr_rapport_2011_en.pdf

European Commission, EU-Turkey Relations http://ec.europa.eu/enlargement/candidate-countries/turkey/eu_turkey_relations_en.htm

Ilkkaracan, I., Tunalı, I. (2010) Agricultural Transformation and the Rural Labor Market in Turkey. “Rethinking Structural Reforms in Turkish Agriculture, Beyond the World Bank’s Strategy” (2010), pp. 105-148.

Istanbul Chamber of Commerce (ITO) (2004) Türkiye’de Tarımın Teşvikinde DGD Sistemi ve Sonuçları [DIS support system in Turkey and its results].

Keyder, Ç., Üstündağ, N. (2006) Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Kalkınmasında Sosyal Politikalar [Social Policies in Development of Eastern and Southeastern Anatolia]. TESEV Report, Boğaziçi University Social Policy Forum.

Lundell, M., Lampietti J., Pertev, R., Pohlmeier, L., Akder, H., Ocek, E., Shreyasi, J. (2004) A Review of the Impact of the Reform of Agricultural Sector Subsidization. World Bank.

Ministry of Agriculture and Rural Affairs (Ministry of Food, Agriculture and Livestock since 2009) (2004) Agricultural Strategy Paper (2006-2010). http://www.tmo.gov.tr/Upload/Document/mevzuat/kararnameler/tarimstrateji.pdf

Ministry of Agriculture and Rural Affairs (Ministry of Food, Agriculture and Livestock since 2009) Information on the IPARD Program http://www.zafer.org.tr/downloads/destekler/ipard_program.pdf

Nash, J. (1998) A direct subsidy program in Turkey. Unpolished note cited by J. Goldberg, sector manager of ARIP, at a Conference on Rural Development, in his presentation “Rural Development in Agricultural Reform Implementation Project ARIP”, February 20, 2009, Ankara.

OECD (2011), Evaluation of Agricultural Policy Reforms in Turkey. OECD Publishing. Doi: 10.1787/9789264113220-en

Olhan, E. (2006) The Impact of the Reforms: Impoverished Turkish Agriculture. Agricultural Journal 1(2): 41-47. Medwell Online.

Oral, N. (2012) Tarımda Neoliberal Politikaların 30. Yılı [30 Years of Neo-Liberal Policies in Agriculture]http://www.gidatarim.com/BASINDAN-MAKALELER/31676_Tarimda-Neoliberal-Politikalarin-30-Yili.html

Öztürk, M. (2012) Agriculture, Peasantry and Poverty in Turkey in the Neo-liberal Age. Wageningen Academic Publishers.

State Planning Organization Ninth Development Plan (2007-2013) http://www2.dpt.gov.tr/konj/DPT_Tanitim/pdf/Ninth_Development_Plan.pdf

Rausser, G. C. (1992) Predatory versus productive government: the case of US Agricultural Policies. The Journal of Economic Perspectives, Vol. 6, No. 3, 133-157.

Talas, M. (2009) Türk Tarımının Küreselleşmesi ve Ortaya Çıkardığı Toplumsa lProblemler. Zeitschrift für die Welt der Türken / Journal of World of Turks, Germany, 123 06 2009.

Turkstat (2009) Household Labor Force Survey Statistics. http://tuik.gov.tr

Van Leeuwen, M. et al. (2011) ‘Potential impacts on agricultural commodity markets of an EU enlargement to Turkey, Extension of the AGMEMOD model towards Turkey and accession scenario’ JRC Scientific and Technical Reports.

World Bank (2010) World Development Indicators. Agriculture value added, http://data.worldbank.org/indicator/NV.AGR.TOTL.ZS

World Bank (2010) World Development Indicators. Employment in agriculture, http://data.worldbank.org/indicator/SL.AGR.EMPL.ZS

WTO, Agricultural Domestic Support http://www.wto.org/english/tratop_e/agric_e/ag_intro03_domestic_e.htm

Yıldırım, A. E. (2012) Sıfır faizli kredinin faturası agır [Heavy impact of zero-interest credit] http://www.tarimdunyasi.net/?p=2766

Yıldırım, A. E. (2012)Tarımda 10 YılınÖzeti: Ameliyat çok başarılı, hasta öldü [10 years in agriculture: Operation went well, we lost the patient]   http://www.tarimdunyasi.net/?p=2971

Avrupa Birliği ve Türkiye tarım politikalarında son durum [Latest Developments in Agricultural Policies in EU and Turkey] http://www.euractiv.com.tr/ticaret-ve-sanayi/link-dossier/avrupa-birligi-ve-turkiye-tarim-politikalarinda-son-durum

Parliamentary question on Cukobirlik (March 1, 2010) http://www.adanamilletvekilleri.com/?p=420

Ceren Hiç
Ceren Hiç
Ceren Hiç | MSc, Humboldt-Universität zu Berlin - MSc, Humboldt-Universität zu Berlin

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img

Share post:

Subscribe

Popular

More like this
Related

Türkiye’de Yükselen Finans Kapitalizminin Yorumu

Türkiye, gelişen piyasası ile en iyi pazarlardan birisi olarak...

Türkiye-AB Arasında Dış Ticaretin Teknolojik Yapısı

Türkiye-AB Arasında Dış Ticaretin Teknolojik Yapısı Giriş Türkiye 1980’li yılların...

Uygarlıkların Sınırları: 21. Yüzyılda Türkiye ve Hindistan

Dünyanın iki çok kültürlü ulusu, Türkiye ve Hindistan, ilk...

Meksika ve Türkiye: Güçlü Kuzey Komşularıyla Jeopolitik Durumlarındaki Beklenmedik Benzerlikler

Meksika ve Türkiye: Güçlü Kuzey Komşularıyla Jeopolitik Durumlarındaki Beklenmedik...